TATLI BELA (BEAUTIFUL DISASTER) by JAMIE McGUIRE


Tanıtım:
Abby Abernathy karanlık geçmişiyle arasına mesafe koymuş olan, alkol kullanmayan, küfür bile etmeyen kendi halinde bir kız, fakat hayatını dövüşerek kazanan ve vücudu dövmelerle kaplı yakışıklı Travis Maddox onun hayatını değiştireceğe benziyor.
İyi kız ve kötü çocuk… Bu birliktelik bir aşkın mı habercisi yoksa bir felaketin mi?
Tatlı Bela sadece bir “bestseller” değil, uluslararası bir fenomen. Yayımlandığı günden beri tüm dünyada büyük yankı uyandıran bu kitabı okumayan kalmayacak.


Ait olduğu Beautiful serisinin ilk kitabıdır.
Keyifli okumalar :)

Okuma hızımı uzun bir aradan sonra tavan yaptıran ve okurken bana saatlerin nasıl geçtiğini farkettirmeyen çok güzel bir kitaptı. Ayrıca bana iki konuda bir ilki yaşattı. Birincisi, bu türde yani New Adult türünde okuduğum ilk kitaptı. İkincisi ise, şey ona daha sonra döneriz ;) Ve kızlar, abartmıyorum, okuduktan sonra kesinlikle siz de bir Travis isteyeceksiniz. Çünkü o tanıdığınız en aşık olunası nadir gerçek Bad Boys'lardan :D

Kitabı ilk okurken olayların hızı ve her şeyin çok çabuk bir şekilde olması beni çok afallaştı başta. Hatta alışana kadar sevmek ve sevmemek arasında yalapalım uzun süre. Ama temposuna alıştıktan sonra -ki alışmasanız bile- kitap sizi içine çekiyor. Hele 200-250 sayfası neydi öyle! O.O
Resmen soluksuz okuyorsunuz. Çünkü olaylar hem keyif verici hem hızlı hem de oldukça meraklandırıcı bir şekilde geçiyor :) Ki ben de bir elime aldım gece, hani biraz bakayım devamını yarın okurum dedim. Sonra bir ara saate baktım, sabah 5 olmuş :D Zaman nasıl aktı, ne zaman o kadar oldu, ben ne zaman bu kadar okudum?? diye bir afalladım. Daha sonra da yarın da geç kalkmayayım diye hemen olduğum yerde bıraktım. Bıraktım ama uyuyana kadar aklım kitapta kaldı kesinlikle!

Kitabımız bizi şaşırtıcı bir şekilde karşılıyor. Ve yine aynı şaşırtıcılıkla uzun süre devam ediyor. Şaşırtıcı çünkü, olaya pat! diye dalmaları anlarım ama bu tip, sanki seriymiş de bizi 2.-3. kitabın başından karşılıyormuş havaları biraz farklı bir hava veriyor. Ama dediğim gibi alışınca seviyorsunuz. Ve de okudukça artık YA dünyasındaki gibi çocuksu ve yavaşlıkların olmadığını hem de yetişkin serilerde olan o ağırbaşlılığın olmadığını görüyorsunuz. Yani karşınızda cidden şu Amerikan Gençliği olarak bahsedilen ve dizilerde sıkça izlediğimiz gençliği ve bence asıl gerçekliği görüyoruz. Ki ben bu gençliği oldukça sevdiğimi söylebilirim ;)

Kızımız bazı nedenlerden dolayı evi Las Vegas'tan -ahh, yeri hep ayrıdır buranın bende <3 - ayrılıp uzaklara Eastern Üniversitesi'ne gelmiştir. Neyse ki yalnız değildir. En iyi arkadaşı America da onunla beraberdir. Ve birbirirlerine verdikleri söz sayesinde genelde birlikte takılırlar. Yine böyle bir takılma sonucu, America'nın erkek arkadaşı Shepley ile birlikte bir bodrumda yasal olmayan bir dövüşü izlemeye gelirler. Kızımız gibi biri için orada bulunması gariptir. Çünkü kendisi sıradan, derslerine çalışan ve kimseye bulaşmayan ortalama bir tip olarak gözükmektedir. Ki bu gerçek hali midir acaba?? Okuyun görün ;) Daha sonra ise yaşananlarla birden kızımız ilk defa bu dövüşte gördüğü, Shepley'nin kuzeni, Travis -"Kuduz İt"- Maddox'la tanışır. Ve bundan sonra hiçbir şey aynı olmaz :D

Tanışmalarının hızlı olması kadar ondan sonra yaşananlar da bizim için hem çok hızlı hem de çok olaylı bir şekilde geçer. Kızımız bazı nedenlerden America'yla Travis ve Shepley'in yanına taşınır. Daha sonra yine okuduğunuz da öğreneceğiniz bazı nedenlerden 1 ay boyunca Travis'lerde yaşamak zorunda kalır. Ahhh, hem de nasıl yaşar. O kişi ben olmalıydım ya.... *.* Neyse, devam edersek, salyalarımı silip ve kalp erimemi düzelttikten sonra tabi ki ;) Bundan sonrasında, yani 1 ay geçip de kızımız yurda geri döndükten ve daha sonra sabırsızlandığımız şeyler gerçekleştikten sonra kitabımızın temposu düşmüyor ama verdiği hissiyattan mi desem olayların farklı bir akışta olmasından mı desem bir süre okuma hızınızı düşürüyor. Böyle ortalarda bir yer ve beni geren ama olsa mı olmasa mı bir türlü karar veremediğim bir yer. Ama ondan sonra kitabımız kendini toparlıyor ve alışkın olduğumuz temposuna geri dönüyor. En sonunda da sizi kalbiniz de bir sonraki kitabı bir an önce okumak için bir sızı ile bırakıyor. Yani benim gibi "nerde bunun devamı yazar?? Burada kesme, yooo, yapma bunu bana. Ben bir bu kadar daha okurum, hatta iki katı da okurum. Yeter ki beni böyle bırakmasın Travisss" tarzında söylemlerle kalıyorsunuz :D Bir de kitabın sonunda bir olay beni neredeyse kalpten götürecekti! Tüm olaylar içinde hiçbir şeyde bu kadar üzülmemiş ve korkmamıştım :(

 Kitapta beni rahatsız eden, yazarın bazı yerlere tekrar geri dönüp açıklamaması ya da aslında affedilmeyecek bazı olayları en azından hafifletici bir neden bile vermeden, lafını etmeden kapaması oldu. Tamam, ikinci kitapta bunların birçoğunun nedenini Travis'in gözünden okurken görüyormuşuz da bazı şeyler Abby ile alakalıydı. Yani bu kitapta halledilecek şeylerdi. Yine de sanmayın ki bu sizi etkiliyor. Hayır, zira kitabı okurken aklınıza bile gelmiyor bu kısımlar. Ancak kitap bittikten sonra, her şeyin üzerine düşünürken aklınıza gelen bir kısım oluyor ve aslında oralar da hallolsa daha iyi olurmuş kitap diyorsunuz :) Bir de takıldığım diğer şey -neden takıldım bilinmez- keşke, kitabın kaçıncı bölüm olduğunu belirten yazı stili ile bölüm adının yazı stili birbirleriyle değişseydi. O şekilde daha göze hitap eder ve daha hoş dururdu sanki :D

Kitabı her sayfasında bir atak bekleyerek, korkuyla ve çoğunlukla Travis'e lanet ederek okudum. Tabi, kikirik kızlar gibi sırıtmaktan da geri kalmadım ;) Yani okurken binbir ruh haline büründüm. İçindeki en kötü karakteri bile bir şekilde sevdim. Çünkü yazarımız karakterleri bence oldukça güzel ve baş rolleri de dolu dolu bir şekilde yazmış :) Üstelik kitabı benim gözümde ayıran bir nokta ve bana bir ilki yaşatan nokta: Travis'in -sonlara yaklaşırken- affetmeyeceğim bir hata yapması, ki ben bu hatadan sonra o karakteri silerim. Ne yaparsa yapsın daha benim için bitmiştir normalde o karakter. Ama kitap o kadar iyiydi ki bir süre sonra yaptığı şeyi unuttum hem de bitirdiğimde Travis... diye diye aşkımdan öldüm. Üstelik yaptığı hatayı düzeltmeyi bırak bir özür bile dilemeden yaptı bunu! O.O Waaauuuvv *.*

Biliyorum siz şimdi merak ettiniz tüm bu anlattıklarımı :) Ama emin olun bu kadar uzun bir yazı bile yetersiz kitap için. Çünkü o kadar dolu ki, ne anlatsam boş. Siz en iyisi en yakın kitabevine gidin, bu kitabı edinin. Yalnız baştan anlaşalım, kitap bittikten sonra Traviissss... diye gezmek yok! Zira çok talibi var, dahasına kıskançlıktan çatlatmayın beni ya XD


Bu kadar uzun bir yorumda
yanımda olduğunuz için
teşekkürler :)

Yorum Gönder