ÜÇLÜ İTTİFAK (L'ALLIANCE DES TROIS) by MAXIME CHATTAM




Tanıtım:
Büyük Fırtına'nın gelişiyle bütün Manhattan karanlığa gömülmüştü, her yerde kaos vardı.
Garip bir mavi akım kendine kurban ararcasına binaların arasında dolaşıyor ve ardında bir duman bırakıyordu.
Matt ve Tobias uyandıklarında şehir artık eskisinden çok farklıydı, aileleri de.
Yaşadıkları korkuyu üzerlerinden hemen atmalı ve harekete geçmeliydiler. Çünkü neler olduğunu öğrenmeli ve...
Başka bir dünyada hayatta kalmayı başarmalıydılar.
Tüm dünyada büyük bir okuyucu kitlesine sahip usta yazar Maxime Chattam yepyeni bir seriyle yine korkutuyor.



Başka Bir Dünya serisinin ilk kitabıdır!
Spoiler içerebilir dikkat!

Kitap kesinlikle muhteşemdi ve soluksuz okudum resmen. Başına bir oturdum ve uyumak dışında ara vermedim. Gerçi daha ilk anlardan kitap kendini belli ediyordu bana ve ilerisi için çok şey bekliyordum. Yazar hayal kırıklığına uğratmadı beni bu konuda, kendisine çok teşekkürler. Birkaç kitaptır okuduklarım beni bu yönden oldukça hayal kırıklığına uğratmıştı çünkü.

Kitap 14 yaşlarında olan üç gencin normal bir şekilde okuldan eve yürümesi ve bu sırada yazarın bize onları konuşmalarının arasında sanki filmlerde ajan tanıtır gibi gayet güzel bir şekilde tanıtması ile başlıyor.
Hikayenin odak noktası olan Matt’in her şey başlamadan önceki normal –neredeyse normal- son günlerini anlatıyor bize. Neredeyse normal çünkü o gün gizemli dükkanda o ve hikayemizin yardımcı erkek karakteri Tobias’ın başına gayet garip olaylar geliyor. Ama bu son değil. Her şeyi başlatan fırtınadan öncesi son günde bir takım şeyler yaşıyor ve sonra…sonra…fırtına vuruyor ve hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmuyor. Fırtınadan sonra büyüklerin bazıları yok olurken bazıları ne idüğü belirsiz yaratıklara dönüşüyor ve hikaye ilerledikçe –kısım 2’de- bazılarınınsa daha kötü bir şey olduğunu öğreniyoruz. Tabi her şey bununla sınırlı değil. Dünya, bitki örtüsü, şehir ve canlılar değişiyor. Hayatta kalan ve kötü bir şeye dönüşmeyen tüm çocukları da unutmamak lazım. Kahramanlarımız da tüm bu tuhaflıkların ortasında neler olduğunu anlamaya ve hayatta kalmaya çalışıyorlar. Zira gezegende artık besin zincirinin oldukça altına düşmüş durumdalar. Dünya'yı saran garip yaratıklar ve düşmanları unutmamak gerek. Hem hayat bu rahat durur mu, başlarına gelmeyen de kalmıyor…

İlk başlarda aklımda bir Disney canlandı. Haylaz  çocuklar, iyi arkadaşlar ve ailesi ile sorun yaşayan ergen. Ama kitap ilerledikçe ve fırtına sonrasında Matt’in duygularına yer verildikçe fark ettim ki ben de onunla ürperiyorum ve korkuyorum. Yazarın kalemi bana göre çok iyiydi çünkü okurken bana o kısım 1’deki korku, gerilim ve bir ara yaşadıkları kasvet sonrası umut gibi tüm hisleri iyi yansıttı. Ayrıca anlattığı bu yeni Dünya’yı kafamda gayet iyi canlandırdı. Kitabı daha ilk başta okurken hayalimde hep bir film izledim, yer yer şu “birden kıyamet patlak verdi ve teknoloji yok oldu” tarzı film ve dizileri andırdığı için. Okurken oldukça akıcıydı ayrıca, birkaç kelime dışında dili oldukça rahat ve hafifti. Yani okurken zevk almamak elde değil. Şimdi biraz da karakterlerimize göz atalım:

Matt, boyu yüzünden daha büyük gösterse de 14 yaşında olan ve anne-babası boşanma aşamasında olan, kendi halinde iyi huylu, hayal gücü geniş ama ailesindeki durumlar yüzünden şu anda biraz yalpalayan bir çocuktur. Fırtınadan sonra yaşadıkları onu daha güçlü yapmıştır ve değiştirmiştir. Artık eski Matt değildir. Ve bu yeni hayatında da bir şeyler onu rahat bırakmayacaktır.

Tobias, kahramanımızın en iyi arkadaşı. Arkadaşlıkları eskiye kadar uzanıyor. Fırtınadan önce ve sonra ne olursa olsun her zaman Matt’in yanında olmuş sadık biridir. Hiperaktif, ufak tefek, siyahi olduğu için ırkçılığa maruz kalan, derslere oldukça ilgili, arkadaşından bir yaş küçük ve izciliğe yetenekli bir çocuktur. Kavgalardan, başını belaya sokacak şeylerden ve maceralardan uzak biriydi. Fırtınadan sonra o da değişmeye başladı.

Ambre, arkadaşlarımızla daha sonra, hayatta kalan çocukların toplandığı bir adada karşılaşan kızımız oldukça zeki ve Dünya’da meydana gelen bu değişime karşı oldukça araştırıcı biridir. Fırtınadan sonra o da bir takım güçler elde etmiştir. Önceleri soğuk olsa da kısa sürede bizim ikili ile arkadaş olmuş ve daha sonra çok iyi dost olmuşlardır –sadece dostluk mu acaba?-

Ayrıca kitapta adaya yaşayan diğer Pan’lar ile de tanışıyor ve onlar hakkında oldukça şey öğreniyoruz. Pan’lar çocuklara verilen addır ve evet, o ad düşündüğünüz yerden geliyor. Onlar da hikayemiz de oldukça büyük yer kaplıyorlar. Her ne kadar daha sonra kahramanlarımız oradan ayrılsalar da kim bilir belki bir gün eski dostlarla tekrar karşılaşırız :)

Kitapta beni rahatsız eden birkaç şey vardı. Birincisi yazarın zamanı hızlandırmak için Matt’i bir süre komaya sokması ve koma sonrası adadaki olayları, nedenini açıklamadığından havada yüzdürmesi. Bu kısımlar bu yüzden okurken bir durgunluk evresi yarattı. Diğeri ise tüm Dünya’da olan bu olayı açıklarken kafayı karıştıracak bir açıklama yapması. Daha doğrusu açıklama iyiydi ama o kadar hafif olaylardan sonra yaptığı felsefik söylem okurken bir baş ağrısı hissettirdi. Onun dışında hiçbir şikayetim olmadı.

Son olarak kitabın devamı için DEX’ten bizi fazla bekletmemesini diliyor ve size de kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Bu yeni Dünya gerçekten korkutucu, ürkütücü, oldukça gizemli ve her şey çözümlenmediği için diğer kitabı bekletecek kadar iyi.

Kısa süre sonra çekiliş yazısıyla tekrar döneceğim .
O zaman kadar benden ayrılmayın!


Yorum Gönder