OBSİDİYEN (OBSIDIAN) by JENNIFER L. ARMENTROUT


Tanıtım:
Her şeye yeniden başlamak çok berbat.
Annemle birlikte Batı Virginia'ya taşındığımızda, kendimi sıkıcı işlere adamıştım, ta ki tüyler ürpertici yeşil gözleri ve kaslı vücuduyla yan komşumuz karşımda dikilene kadar.
Ama işler tahmin ettiğiniz gibi gitmedi.
O, ağzını açtı.
Daemon hem kabaydı hem de kendini beğenmiş bir pislikti.
Birbirimizden hoşlanmamıştık. Tam hikâye burada bitiyordu ki bir kazaya uğradım ve Daemon zamanı dondurarak beni kurtardı.
Yakışıklı uzaylı komşum üzerimde bir iz bırakmıştı.
Yanlış okumadınız. O, bir uzaylı. Daemon ve kız kardeşinin yeteneklerini çalmak isteyen düşmanları vardı ve Daemon'ın bıraktığı iz bütün düşmanları başıma toplamıştı.
Bu korkunç durumdan canlı kurtulmak içinse tek yapmam gereken üzerimdeki uzaylı izi etkisini yitirene kadar
Daemon'ın yanından ayrılmamaktı.



Lux Serisi birinci kitaptır.
Dikkat bu öküz hem kalbe hem akla zarar!
Okuduktan sonra NASA'yla irtibatlaşıp gezegeni bulmak isteyebilirsiniz!

Kitap bittikten sonra düşüncelerimi anlatmaya çalıştım ama hislerimin tarifi yok. Yeni bir sözcük ve kavram eklesek sözlüğe o bile yetersiz kalır arkadaş! Böyle, hani ilk kez aşık olmuş sersem genç kızlar vardır ya. Dünya etraflarında döner, her şey toz pembe olur. Hah işte ben ondan bile beterim ve Dünya'nın etrafımda dönmesini bırak kendi etrafında dönemeyecek kadar dondu her şey! Yahşuhlu öküzüm Deamon'Mun her haline ayrı bir kalp çarpıntısı yaşadım. Bir insan bir öküze aşık olabilir mi? Ben oldum. Hem de çok feci şekilde....

Şimdi siz "bu kız neler diyor, kimlerden bahsediyor, aha sonunda bir kitap kurdunu daha kaybettik iyi mi?" tarzında şeyler söylüyor olabilirsiniz. Bunu söyleyenleri biliyorum.
Siz daha bu muhteşem kitabı okumayan kitap kurtlarısınız ve benim koleksiyonum nadide mi nadide, muhteşem mi muhteşem, öküz mü ÖKÜZ, hıyar mı HIYAR, seksi mi SEKSİ.... öhöm tamam toparlanıyorum. Evet, salyalarımı da sildim. Nerde kaldık, ah, evet, koleksiyonumun "yahşuhlu öküz" kategorisinden kıyyymetlimmmm, biricik aşkım Deamon'M ile tanışmamışsınızdır demektir. Ki kendisi öyle bildiğiniz erkeklere benzemez. Hoş böyle bir erkeği bileceğiniz de sanmam çünkü kendisi bir uzaylı. Evet, yanlış okumadın o bir uzaylı amma ne uzaylıııı *.*  Bir bakışı önce yakıyor sonra küle çeviriyor. Durum vaziyet bu olunca kim takar uzaylı olmasını ya da tam bir öküz olmasını!

Kitap, kızımızın taşınma sonrası yaşadığı o sevimsiz ruh haliyle başlıyor. Etrafta açılması gereken onlarca kutu ve güncellenmemiş bir blog da sizde aynı etkiyi yapar. Bunlar yetmezmiş gibi annesi de yemek yapacağım diye etrafı dağıtır ve yumurtaları yakar. Yine de tüm bunlara rağmen kızımız annesine kızamaz çünkü babası öldükten sonra dağılan annesi kendisini toparlamak ve kızıyla arasını eskisi gibi yapmak için çaba harcıyordur. Kitap boyunca annesi ile olan ilişkilerini sevdim. Annesi çok muzur ve kızını sürekli bir şeylere teşvik etse de Katy pek o tarafların insanı değil. Yani değildi. Ta ki sevgili öküz Deamon'la tanışıncaya kadar.

Deamon ile karşılaşmalarına öyle bir dalmışım ki kız ne yaparsa ben de aynen tekrar ediyorum. Hem tekrar etmemek elde mi? Böyle bir ilk karşılaşma olabilir mi ki? Aklınızdaki tüm o efsanevi ve peri masalı karşılaşmalarını unutun. Daha önce böyle bir ilk karşılaşma yaşamamışsınızdır eminim. Sizinle bu karşılaşmayı paylaşmayacağım boşuna beklemeyin. Okuyun ve sonra bana "iyi ki yazmamış ya yoksa büyüsünü bozardı" diyerek bolca Deamon'lı dilekler yollayın. Seve seve, koşarak ve sekerek kabul ederim böyle dileği sevgili okuyucu O.O *.*

Kızımızın hayatı bu karşılamadan sonra değişiyor zaten. Çünkü bu karşılaşmadan sonra yahşuhlu öküzümün kızkardeşi Dee ile tanışıyor, Siyah Giyen Adamlar vari insanlar görüyor, kasabalıların gözleri ona dikiliyor, bazen gördükleri yüzünden kendinden şüphe duyuyor, sessiz sakin Katy'nin yapmayacağı bir şekilde bir kıza haddini biliriyor ve okulda bayağı konuşuluyor, içindeki güçlü bir karakter uyanıyor ve belki de her ne kadar itiraf edemese de ilk aşkı ve getirdiği üzüntüleri yaşıyor. Fazla üzücü oldu sanki bu son durum. Merak etmeyin elbet rüzgar ters eser ve her şey düzelir. Hatta düzelmiş bile olabilir. Orasını keşfetmek size kalıyor.

Şimdi şu uzaylı meselesine gelirsek. Katy'nin bunu öğrenene kadar haşatı çıkıyor resmen. Çünkü bizim sevimli Luxen ırkını öldürmek isteyen karşı gruptan bir Arum kızımızı fena hırpalıyor. Neyse ki Deamon'nun bir diğer kişiliği olan kahramanlık baş gösteriyor ve kızımızı kurtarıyor. Üstelik bu son değil. Biliyorum inanması zor ama Deamon'M benim ondan her şeyi bekleyin. Tahmin edilemez bir uzaylı o hem de hıyar olanından. Tabi Arum saldırıları bununla bitmiyor. Kitap bizi sonuna kadar bir diken üstünde tutuyor. Katy ve Deamon ateşle barut olunca yan yana geldiklerinle onlar bu fitili ateşlemezse evren ateşler misali olaylar oluyor. Bu olaylar sonucunda kızımız Deamon'nun uzaylı olduğunu öğreniyor. Kızımız bu durumu sakin karşılıyor yani hemen hemen. Dışarıdan pek belli etmese de içinde bazı şaşkınlıkları oluyor. Kitabı okuduğunda merak ettiğiniz bu uzaylı türünü daha iyi anlayacağınızdan sizden bu bilgileri mahrum bırakıyorum ;)

Şimdi gelelim kitabımızın karakterlerine:
Katy: kendisi bir blog sahibi ki bu özelliği onu bir kez daha sevmemi sağlıyor. Diğer sevme nedenlerim de hem düşünce tarzını beğenmem hem de hemen hemen her konuda samimi olması. Öyle diğer kızlar gibi sadece dış görünüşe aldanmıyor, anne babası gibi bir ilişki istediği için Deamon'a bile karşı koyabiliyor. En azından bir yere kadar. Ben olsam üstüne atlardım heralde daha ilk karşılaşmada :) Sonra kızımız böyle çok zorlu durumlarda bayılan baş karakterler gibi değil. Sonuna kadar dayanıyor. İçinde güçlü bir yan var. Karşısındaki iyi  biri olduktan sonra türü umrunda değil ya da başkalarını düşünceleri. Kim ne derse desin ve ne olursa olsun Dee'ye asla sırtını dönmüyor. Hatta arkadaşı için hayatını tehlikeye atıyor.

Deamon'M: ne desem yetersiz kalır. Zaten onu bir anlatmaya başlasam uzun olan yazım kendini aşıp Dünya'nın en uzun yazısı olur, sonsuzlukla buluşur. Bu yüzden size kısaca anatırsam. Kendilerini her görüşte aşkım diye bağrıma bassam da bir yerde öyle bir öfkelendiriyor ki damarlarım alev alıyor. Beyzbol sopası ile beynini dağıtmak ve adam etmek istiyorum. Nasıl olsa iyileşebileceği için öldürme korkum da yok. Tabi ben ona ne zaman kızsam, böyle pataklamak istesem hooop bir şey yapıyor ve bende tüm film kopuyor. Sonra tekrar sırıtıyorum ve erimeye devam ediyorum. Tamam, çok öküz ama kendi çapında da bir romantikliği var. Hıyar, öküz ve çok uyuz olabilir ama unutmayın ki yaşadıkları onu böyle biri yapmış. Tüm bu bileşimleri düşününce insan kendinden geçmiyor değil. Size bir uyarım var, olur ki onu bir yerde görürsünüz lütfen benimle irtibata geçiniz hemen! Aramıza girmeye çalışmanızı tavsiye etmem. Zira bu yahşuhlu öküzüm için seri katil bile olabilirim. Ve kurbanlarımı da Deamon'M hayranlarından seçerim ona göre!

Dee: Deamon'nun kız kardeşi ve öküzümüze göre oldukça iyi biridir. Sevecen, güzel ve kendi türünden çok insanları seven bir kızdır. Katy ve o en iyi arkadaştır birbirleri için. Uzaylı gezegeninden gelen diğer üçüzlerden Adam ile çıkmaktadır. Onu sevmemek elde değildir.

Ash: bu kız varya bu kız, bu uyuz sinir ve pislik insanı -pardon uzaylıyı elime verseler evire çevire meydan dayağı atarım. Gerçi bu her okuduğumda gözlerimden ateş fışkırmasına sebep olan kıza yüzü gene Deamon veriyor. Bu sebeple öfkem iki katı artıp Fantastic Dörtlü'nin Johhny'sinden daha fazla ısı yaydığıma eminim. Kızımızın bir ara ona haddini bildirmesi bile bana yetmiyor ya neyse...

Diğer karakterlerde okurken arada karşımıza çıkan ve sevip sevmemin size kaldığı karakterlerdir. Ben yukarıda benim için önemli ya da uyuz olan karakterleri tanıttım. Gerisi tamamen sizin insiyatifinize kalmış.

Kitaptaki keilme saçimleri ve atışmalar kitabı okumayı oldukça zevkli kılıyor. Kitabı okurken insan kendini sürekli sırıtırken buluyor. Gerçekten komik yerlerle dolu. Arada bazen duygulanıp ağlama noktasına ya da o üzüntüyü derinden hissedeceğiniz noktalara da geldiğiniz oluyor. Zaten bu iki hal durumunda değilseniz eminim bolca Deamon'a sövüp sayıyorsunuz demektir.

Kitapta olumsuz olarak, bazı yerlerinde bana alacakaranlığı hatırlatması hoşuma gitmedi. Deamon'nun ruh halinin çok değişken olması da beni ayrı sinir etti. Hele kızımızla onca şey yaşadıktan sonra bunu krediye bağlaması ya da Ash'le çok samimi olup "hayır biz çıkmıyoruz" demesi beni deli etti. Kayışı kopardığım yer aslında şu yemekhanedeki rezil etme kısmı olabilirdi ama kızımız haddini bildirince benim için o nokta, yaşadıkları hızlı bir sahne sonrası bunu izi geçirmeye bağlaması oldu. Bir de sevgili blogger arkadaşımın dediği gibi son yerdeki karışılamada Arum öldürdüğü yer beni tatmin etmedi. Olayı daha iyi anlatabilirdi ya da olanları daha iyi bir şekilde açıklayabilirdi yazar hadi hiç olmadı bu gösteriyi yahuşuhlu uzaylımız yapsaydı belki gizeminden daha tatmin edici bulabilirdim. Bunlar dışında bir de en sonda hafif bir tatminsizlik yaşadım ama belki de böylesi daha iyi oldu. İkinci kitaba bizi keyifli bir kedi-fare oyunu bekliyor olabilir ;)

Son olarak verdikleri yahşuhlumun bakış açısından bölümleri okurken kalbim nasıl dayandı hiç bilmiyorum. Ama bitirip devam edince ve böyle bir süprizle karşılaşınca halimi siz düşünün O.O <3
Bitirdikten sonra tek düşüncem, sıradaki kitabın bir an önce çıkması için Dünya'nın yarısını gözümü kırpmadan Arum'lara teslim edebileceğim oldu.

Bu uzun yorumuma dayanıp sonuna kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.
Umarım ikinci kitabına bir an önce kavuşuruz.
Kitap 1 günde bitmesine rağmen yorumu etkisi hafifleyince geldi, o yüzden geç oldu ;)

"Hey yakışıklı, hangi gezegendensin sen?"

Yorum Gönder