HOBBİT: BEKLENMEDİK BİR MACERA (THE HOBBIT: AN UNEXPECTED JOURNEY)


Film kesinlikle çok güzeldi ve kitabını okumuş olsam bile inat edip film ile ilgili bir şeyler öğrenmeme çabama kesinlikle değdi. Eğer hala gitmediyseniz ve gitmede kararsızlık yaşıyorsanız kesinlikle gidin derim. 


Tolkien'i seviyorum, kitaplarını daha çok seviyorum ama kitaplarının filmleştirilmesini kesinlikle daha da çok seviyorum. Adamlar yine çok güzel yapmışlar. Üstelik gelişen teknoloji ve kullandıkları yeni tekniklerle savaş sahneleri daha bir keyif verici hale gelmiş! Daha bitmeden ikincisi için gün saymaya ve vizyona hemen girmesi için umut etmeye başladım....



Biliyorsunuz ben daha, film vizyona girmeden kitabını okumuştum ve film haberine sevinmiştim. Ama çok şey de beklemiyordum. Çünkü Tolkien, kitabı kendi çocuklarına dünyasını tanıtmak amacıyla yazmıştı. Bu nedenle ortalara doğru bir yer ve son savaş hariç adam gibi bizi heyecanlandıracak bir yeri yoktu. Sanırım filmi yapanlarda bunun farkına varmış olmalı ki kitabı değiştirerek uyarlamışlar. Ama korkmayın öyle kötü bir şekilde değil bu uyarlama. Zira ben geneline bakarsak oldukça başarılı ve izlenesi buldum. Tamam, bazı eklemeleri hem komik hem de zorlama geldi ama burda genelden bahsediyoruz, lütfen ;)


Film bizi Yüzüklerin Efendisi serisinin Frodo açısından başlangıcından, günün erken saatlerine götürüyor. Bilbo hikayesini kaleme almaya karar vermiştir ve bize cücelerin anavatanlarından nasıl kovulduğunu, oranın cüce halkına daha sonra ne olduğunu anlatır. Bu sırada Frodo, Gandalf'a süpriz için karşılamaya gider ve Bilbo birden kendini 50 yıl öncesinin anılarına gömer.


50 yıl öncesine döndüğümüzde Gandalf ve Bilbo'nun karşılaşmalarını görüyoruz. Buralar benim için oldukça sıkıcıydı. Oynayan oyuncu sanki yapamamış gibi geldi. Bu yüzden uzun bir süre Bilbo'yu canlandıran Martin Freeman ile problem yaşadık. Neyseki ileride toparladı ya da gözüm alıştı da sorunsuz devam ettik -yanlış anlaşılmasın Sherlock'dan da takip ederim kendisini ve orada çok severim. Artık başların absürtlüğü mü ne sevemedim oralarda- 

Filmin ilk yarısında pek olay görmüyoruz. Daha çok yolculukları ve birkaç bilgiyle geçiyor. Ki ben değiştirilen yerleri normalleri ile karşılaştırırken hemen hemen hepsini beğendim. Filmin aradan sonrasında devamında ise ilk yarıyı telafi edercesine aksiyonsuz geçen yerler nadirdir. Hep bir diken üstünde ve müzikleri sayesinde adrenalin dolu tutuyor sizi :D

Değiştirilen yerlerde sevsem mi gülsem mi diyerek ne karar vereceğimi bilmediğim kısım da "necromancer" kısmıydı. Bu konu kitaptan değil, kendi eklemeleri. Bu eklemeyle nereye gidiceklerini merak ediyorum. O sebeple hakkında bilgi edinene kadar bu konuda düşünmemeyi seçtim. Beğendim değişiklik ise Thorin ile bir goblin arasında yaşanan çekişme. Kitaptan ayrı bir karakter eklenmiş ama oldukça güzel olmuş. Kitabı okuduysanız aralarındaki kapışmanın geçeceği yeri tahmin ediyorsunuzdur ve şimdiden bunun için benim gibi heyecanlanıyorsunuz demektir. Bir diğer sevdiğim kısım -aslında sevdiğim değil eğlendiğim bir kısım- goblinlerin kralının karakteri konusunda oldu. Görünüş ve konuşması olarak beni güldüren bir karakterdi. Özellikle Gandalf'tan ağzının payını aldıktan sonra söylediği son söze bir kahkaya koyvermiştim :D


Film hakkında pek bilgi vermek istemiyorum. Zira kitap yazımda zaten spoiler vardı ve filmi farklı olsa da kitaptan uzak değil. Bu yüzden kitabını da okuyun hatta önce kitabını okuyun ki iç sesleri ya da neyi neden yaptıklarını daha iyi anlayasınız. Normalde önce film sonra kitap yapardım. Bu sefer tam tersi oldu ve çok da iyi oldu bence :) 


Filmin bence laf edilmeyecek yerlerinden biri hiç kuşkusuz müzikleriydi. Tam yerlerinde ve doğru şekillerde verilen müzikleri sayesinde izlerken mest oluyorsunuz. Kardeşim de önceki film müziğini beklediğini ama bu müziklerin de çok güzel olduğunu söyledi. Tek ben değilim yani. Yazımın sonunda sizlerle çok sevdiğim bir müziği paylaşacağım. Anlamına bakınca biraz peh gelse de sadece dinlerken kulağa çok güzel gelen ve derinden çoşturan bir yanı var.


Filmi izlerken bayıldığım ve gördükçe bakışmak üzere fırsat kolladığım bir karakter: Kili. Filmden çıktıktan sonra imdb'de oynuyan oyuncuya baktım hemen ama bakmaz olaydım. Gerçekte hiç de böyle değilmiş. Öyleyse ben de Legolas'la görüşene kadar yine yalnız takılırım dedim. Yine de afişe bakmaktan geri kalamıyorum -evet, ay parçası yakışıklı elf'M Legolas da var ama kısmetse bir dahaki partında göreceğiz onu ;)

Son olarak size çok sevdiğim şarkıyı armağan ediyorum. İlkinde önce söz sonra da melodi giriyor. İkinci video ise hep söz olarak devam ediyor. Ki en sonunda çalan hali de budur. Her iki hali de oldukça güzeldir benim için. Keyifli dinlemeler:




1 comment

Adsız 25 Şubat 2013 18:52

Kili hakkinda ayni fikirde degilim. Bence Aidan Turner cok cekici bir adam :-)

Yorum Gönder